’71 Devrimciliği’nin önderlerinden THKP-C Merkez Komitesi Üyesi Orhan Savaşçı’yı yitirdik

“Kıvılcımlı, ordu içinde bir devrimci gelenek, bir enerji olduğunu biliyordu. Buradan bir katkı sağlayabilir miyiz onu düşünüyordu”

Sebüktay Kaan

Biz ‘78 kuşağı, 71 kuşağının yarattığı enerjiyle mücadeleye girerken, onların sağ kalanlarından bazıları daha uzun yıllar hapiste kalacaklardı. Orhan Savaşçı onlardan biriydi. Mahkemelerde dik durdu, hareketi savundu, 1979’da tahliye oldu. Ardından 12 Eylül faşist darbesi geldi. İnfazlarının yanlış hesaplandığı ve bir süre daha hapis yatmaları gerektiği gerekçesiyle teslim olmaları istendi. Bunun üzerine yurtdışına çıktı, Stockholm’e yerleşti. Kısa bir süre sonra benim de yolum Stockholm’e çıktı. Vardığımda darbeyi teşhir etme ve Türkiye ve Kürdistan halklarıyla dayanışma amaçlı bir bileşim, Türkiye Komitesi kurulmuştu. Başkan Murat (Orhan Savaşçı) idi. Bir derleyici, toparlayıcı; güven veren bir isim olarak işin başındaydı.

Orhan Savaşçı, daha Mahir Çayan ekibine katılmadan Hava Kuvvetleri’nde sıkı bir gizlilik içinde örgütlenen Proleter Devrimci Örgütü’nün de başındaydı. Bu süreç ve sonrası, nehir söyleşisi anı kitabından (Cephe’den Anılar – Ayrıntı Yayınları) okunabilir.

Türkiye Komitesi’nde başlayan tanışıklığımız, zaman zaman kesintiye uğrasa da çok güzel sohbetlerle gelişen bir dostluğa dönüştü; hep Orhan Ağabey diye hitap ettim. Uzun bir aradan sonra Türkiye’ye gelirken Stockholm havaalanında karşılaştık, o da Türkiye’ye geliyordu, daha sonra kitap olarak yayınlanacak söyleşisi için. Bilmiyorduk ama koltuklarımız da yana çıktı ve ben herhalde ömrümün en kısa süren Türkiye yolculuğunu yaptım, üç buçuk saat geçiverdi. Yolculuk bittiğinde ben kitabın geniş bir özetini ve daha fazlasını almıştım. Abi Kıvılcımlı Cuntacı mıydı diye sordum bodoslamadan. Vücudunu geri atarak kararlıca itiraz etti, “yok ya!..” Ne demek istediğimi biliyordu. “Kıvılcımlı, ordu içinde bir devrimci gelenek, bir enerji olduğunu biliyordu. Buradan bir katkı sağlayabilir miyiz onu düşünüyordu” dedi. Benzeri konuşmaları daha önceleri de yapmıştık, daha sonraları da. “Biz Kıvılcımlı’yı severdik, yazılarımızda da vardır zaten bunun izleri. Finans kapital tahlili bizim için önemliydi.”

Ne zamandır aklımdaydı, bir moment gerekiyordu. 50. Yıl Kıvılcımlı Anma Etkinlikleri bunun için bir fırsattı. İstanbul’da bir arkadaşa da söyledim; Orhan Ağabeyle olabilirse görsel, olmazsa sözlü bir röportaj yapmayı planlamıştım bu bağlamda. Olmadı, kaldı.

Sabah kaybettiğimiz haberi geldi, gerçekten çok üzüldüm. Değerli, saygı duyduğumuz bir sosyalist, değerlerinin kirletilmesine izin vermemiş, onurla savunmuş bir insan olarak ayrıldı aramızdan. Ortak bir dostumuzun paylaşımına yaptığım yoruma şöyle başlamışım az önce “Kendisine duyulan saygıyı özenle korumasını bilen…” Bir saygı üretirdi sohbetlerinde; cıvıma, laubalilik, haddini aşan şaka olmazdı.

Seni saygıyla, özlemle anacağız Orhan Ağabey!

Rahat uyu, ışıklar içinde!