Montrö tartışması, laiklik, darbe

Erdoğan bir gece yarısı aldığı kararlarla kendi saflarını sağlamlaştırmak için adımlar atarken, aynı zamanda farklı yöndeki iş birliklerini kaybediyor. Bunun sahaya nasıl yansıyacağı, eğer olursa, seçimler yaklaştıkça  görülecektir.

Gündeme her gün ateşli bir konu düşüyor. Şimdi de 103 emekli amiralin Montrö üzerine yapılan tartışmalarla ilgili açıklaması gündeme geldi ve Cumhur İttifakı cephesinden öfkeli salvo atışları başladı. Elbette tartışma hemen darbe konusuna dönüştü; arka arkaya “haddinizi bilin” açıklamaları geliyor. Her yönden sıkışan Saray için tadını çıkara çıkara konuşacağı yeni bir konu mu çıktı? Pek öyle görünmüyor. CHP “yeni gündeme” katılmayacaklarını söylerken; Akşener, partisinden yapılan ilk destek açıklamasını duymazdan gelerek emekli subayların bildirisini “zevzeklik” olarak eleştirdi.

Konunun birkaç önemli noktası var. İktidarı bu kadar öfkelendiren emekli amirallerin Montrö vurgusundan değil, daha farklı yönlerden gelmektedir.

“Emekli amirallerin açıklamasında hükümeti bu kadar öfkelendiren acaba, açıklamada Anayasanın temel ilkelerinin -ki burada ima edilenin laiklik ilkesi olduğu sonucu çıkarılabilir- değişmemesi gerektiği söylenmesi mi? İsim verilmeden Tuğamiral Mehmet Sarı’nın üzerinde üniformasıyla bir İslami cemaat toplantısına katıldığının ortaya çıkmasına tepki gösterilmiş olması mı? Atatürk’ün Türkiye’ye çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşma çabalarının kınanması mı? Muhtemelen Montrö tartışmasının Cemaat toplantısında görüntülenen amiralle aynı metinde yer alması işi şirazesinden, tartışmayı Montrö tartışması olmaktan çıkardı.” (Yetkin Report, Murat Yetkin)

Konunun Montrö’den farklı noktalara kayması, tam da yeni Anayasa tartışmaları öncesi Cumhur İttifakı için sıkıntılı sonuçlar yaratabilir. Laiklik vurgusu ve cemaatte namaz kılan generale dolaylı eleştiri epeydir biriken sorunların, keyfileştirilen devlet kurumlarının içinde bilemediğimiz gerilimlerin ortaya dökülmesinde bir başlangıç olur mu?

Konu birkaç yönden önem taşıyor. İlki, Montrö’nün kendisidir. Saray’ın bu konuda saklı bir niyeti varsa, sorunun onun boyunu çok aşan bir büyüklüğe sahip olduğu açıktır. Montrö’yü aşındırmak isteyenin ABD olduğu biliniyor. Karadeniz’de Rusya ile bilek güreşinde Montrö, Biden yönetimi için engeldir. Öte yandan, anlaşmanın korunmasında çok titiz olan ise Rusya’dır. Üstelik bu günlerde ABD, Ukrayna üzerinden Rusya ile gerilimi yükseltmeye hazırlanıyor. Tam bu arada bir Montrö tartışması Washington için tadından yenmez bir fırsat olur. Ancak bu gerilim Ankara’nın kapasitesini çok aşar.

Tartışmanın bir diğer yanı, emekli amirallerle Saray’ın “mavi vatan” stratejisinde kol kola gittiği biliniyor. Yayınlanan bildiri ile bu “stratejik ittifak” bozulmuş mu oluyor? Bu konu birkaç amiralden öteye anlama sahiptir. 15 Temmuz darbesi sonrası gelişen dirsek teması Erdoğan’ın son U dönüşü ile riske mi girmiştir? Öyle görünüyor.

Erdoğan bir gece yarısı aldığı kararlarla kendi saflarını sağlamlaştırmak için adımlar atarken, aynı zamanda farklı yöndeki iş birliklerini kaybediyor. Bunun sahaya nasıl yansıyacağı, eğer olursa, seçimler yaklaştıkça  görülecektir.

Emekli amirallerin açıklaması ile aslında Montrö, laiklik, darbe gibi konulardan öteye farklı bir konu da tartışılıyor. Son günlerde Bahçeli, ittifakın çıkarlarına ters gelen her adıma karşı adeta fetvalar veriyor. HDP ile başladı, ardından Anayasa Mahkemesi için kapatılsın fetvasını verdi. Şimdi de emekli amirallerin rütbelerinin sökülmesi fetvasını veriyor. İttifaka ters gelen her güç bir fetva ile tasfiye edilmelidir!

Bu tablo yeni Anayasa tartışmalarına gidilirken başkanlık rejiminin keyfiliğinin geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir. Son birkaç haftada yaşananlar başkanlık rejiminin lime lime dökülmesi anlamına geliyor. Cumhur İttifakı bir yandan pandemi ve ekonomik kriz ile inanılmaz ölçüde yoksullaşan insanların sorunlarına çözüm bulamazken, yeni fetvalarla her türlü farklı görüşü tasfiye etmekten geri durmuyor. Erdoğan ne kadar çok kararname imzalar, Bahçeli ne kadar çok “kapatma” fetvası verirse düzen o kadar yönetilemez hale gelmektedir.